Türkiye’nin ilk, dünyanın ikinci engelli kadın ralli pilotu:  KÜBRA DENİZCİ KESKİN

 

 1.     Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Yaşadığınız olumsuz deneyimi nasıl böyle bir olumlu hikayeye çevirdiğinizi sorarak başlamak istiyoruz. Ralliye başlama hikâyeniz nasıl oldu?

2004 yılında omurilik yaralanması geçirdim ve tekerlekli sandalye kullanmaya başladım. O dönemde benim için en zor olan şey, yaşadığım fiziksel değişimden çok, “Bundan sonra nasıl bir hayatım olacak?” sorusuyla baş başa kalmaktı.

Uzun bir iyileşme ve uyum sürecinden geçtim. Bu süreç bana çok temel bir şey öğretti: Ya yaşadıklarım beni küçültecekti ya da ben yaşadıklarımla büyümeyi seçecektim. Psikolojiye yönelmem tam da bu arayışın içinde başladı. Önce Uluslararası İlişkiler ve Psikoloji bölümlerini tamamladım, ardından MBA ve Klinik Psikoloji alanlarında yüksek lisans yaptım. Klinik psikolog olmam, hem kendimi hem de insanları daha derinlemesine anlama isteğimin bir sonucu.

Hayatımda yeni bir sayfa ise 2022 yılında açıldı. Yarış lisansımı aldım ve bugün, özel tertibatlı bir araçla engelsiz pilotlarla aynı parkurlarda yarışan, *dünyanın ilk ve tek engelli kadın ralli pilotu* olarak Türkiye ve Avrupa Ralli Şampiyonaları’nda mücadele ediyorum.

Zamanla yaşadıklarımı paylaşmaya başladım. Bu paylaşımlar beni motivasyon konuşmacılığına taşıdı; çünkü fark ettim ki yalnız değilim. Birçok insan farklı koşullarda ama benzer duygularla mücadele ediyor.

Yaşadığım olumsuz deneyimi olumlu bir hikâyeye dönüştürmek bir anda olmadı. Küçük adımlar, cesaret ve vazgeçmemekle mümkün oldu. Bugün geldiğim noktada şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum: Hikâyem, başı zor ama devamı umutla yazılan bir yolculuk.

2.     “Türkiye’nin ilk, dünyanın ikinci engelli kadın ralli pilotu” olmanızda sizin ilham kaynağınız ne oldu? 

Benim ilham kaynağım yine çocukluğuma uzanıyor ama zamanla çok daha derin bir anlama dönüştü. Hayat karşıma engeller çıkardığında, içimde hep sınırları zorlamaya dair güçlü bir istek vardı. Bana “buraya kadar” denilen her yerde, aslında daha ötesi olabileceğini görmek istedim.

Ralli, bu sınırları en net şekilde test edebildiğim alan oldu. Engelleri aştım, alışılmış kalıpların dışına çıktım ve dünyada bir ilki gerçekleştirdim. Ama bütün bunların ötesinde, otomobil benim kendimi en özgür hissettiğim yer. Direksiyonun başına geçtiğimde bedenle ilgili tüm tanımlar, etiketler geride kalıyor; geriye sadece ben, yol ve an kalıyor.

Bu yüzden ilhamım bir kişiden ya da tek bir andan değil; özgürlük arzusundan, limitleri zorlamaktan ve “mümkün” denilen alanı genişletme isteğinden besleniyor.

3.     Ralliye devam etmek, fiziksel ve zihinsel açıdan size neler öğretti?

Ralliye devam etmek bana en çok şunu öğretti: Kontrol edemediğim koşullar karşısında sakin kalabilmeyi. Fiziksel olarak sınırlarımı tanımayı, bedenimi dinlemeyi ve sürdürülebilir güç üretmeyi öğrendim. Her yarış, disiplinli hazırlığın ve düzenli çalışmanın ne kadar hayati olduğunu hatırlatıyor.

Zihinsel açıdan ise belirsizlikle yaşamayı, hata yaptığım anlarda kendime takılı kalmak yerine hızlıca toparlanmayı öğretti. Ralli, anda kalmayı, baskı altında doğru karar vermeyi ve korkuya rağmen ilerlemeyi pratik ettiğim bir alan.

Aslında bana hem sporda hem hayatta en önemli şeyin **dayanıklılık ve devam edebilme cesareti** olduğunu gösterdi.

4.     Limitleri zorlamak için ralli pilotu olduğunuzu belirtiyorsunuz? Sizce kadınlar hem sporda hem de iş dünyasında limitlerini yeterince zorluyor mu?

Ralli pilotu olmamın temel nedeni gerçekten limitlerimi görmek ve onları yeniden tanımlamak. Kadınların hem sporda hem de iş dünyasında büyük bir potansiyeli olduğunu düşünüyorum; ancak çoğu zaman mesele kapasite değil, alan ve cesaret meselesi oluyor.

Birçok kadın kendi sınırlarını zorlamaktan çok, çevrenin çizdiği görünmez sınırların içinde kalmak zorunda hissediyor. Rol modellerin azlığı, hata yapma korkusu ve “fazla iddialı” görünme endişesi bu alanı daraltabiliyor. Oysa biri bunu yapabildiğini gösterdiğinde, başkaları için de mümkün hâle geliyor. Benim derdim “limitleri aşmak”tan çok, limitlerin gerçekten nerede başladığını sorgulamak. Kadınlar desteklendiklerinde, cesaretlendiklerinde ve kendilerine alan açıldığında hem sporda hem iş dünyasında sandığımızdan çok daha ileri gidebiliyorlar.

5.     Ralli sporunda kadın olmanın ve aynı zamanda engelli bir birey olmanın size yaşattığı dezavantajlar neler? (Türkiye / Uluslararası arenada)

Ralli sporu zaten oldukça erkek egemen ve fiziksel dayanıklılık beklentisinin çok yüksek olduğu bir alan. Bu sporda hem kadın hem de engelli bir sporcu olmak, özellikle başlangıçta iki kat görünmez engelle karşılaşmak anlamına geliyor. Türkiye’de de uluslararası arenada da en büyük dezavantaj; çoğu zaman yeteneğinizden önce “yapabilir mi?” sorusunun sorulması. Paralimpik bir branşta yarışmadığım için, özel tertibatlı bir araçla engelsiz pilotlarla aynı koşullarda mücadele ettiğimi anlatmak ve kabul ettirmek de ayrı bir çaba gerektiriyor.

Uluslararası arenada bu durum biraz daha sistemli ama yine de alışılmışın dışında olduğunuz için sürekli açıklamak, kendinizi tekrar tekrar ispatlamak zorunda kalıyorsunuz. Fiziksel erişilebilirlik, lojistik ve teknik uyarlamalar da her ülkede aynı standartta olmadığı için ek zorluklar yaratabiliyor.

Olumlu tarafına gelirsek; bugün dünyada, FIA onaylı resmi rallilerde engelsiz pilotlarla aynı kategoride yarışan *ilk ve tek engelli kadın ralli pilotu* olmak büyük bir sorumluluk ama aynı zamanda çok güçlü bir motivasyon. Dezavantaj gibi görünen birçok şey, doğru destek ve kararlılıkla başkaları için “mümkün” olanın sınırını genişleten bir avantaja dönüşebiliyor.

6.     Geçtiğimiz yıl FIA Engelliler Komisyonuna seçildiniz, burada yaptığınız çalışmalarla ilgili kısa bir bilgi alabilir miyiz?

Geçtiğimiz yıl FIA Engelliler ve Erişilebilirlik Komisyonu’na seçildim. Buradaki temel amacım, motor sporlarında engelli bireylerin sadece izleyici olarak değil; sporcu, görevli ve paydaş olarak da daha aktif yer alabilmesini sağlamak.

 

Komisyon bünyesinde; yarış organizasyonlarında erişilebilirlik standartları, sporcu ve ekipler için teknik uyarlamalar, farkındalık ve iyi uygulama örneklerinin paylaşılması üzerine çalışmalar yapıyoruz. Ben özellikle sahadan gelen bir sporcu olarak, gerçek ihtiyaçların doğru şekilde görülmesi ve kapsayıcı çözümlerin uygulanması için katkı sunuyorum.

Bu görev benim için sadece bir temsil değil; motor sporlarında “mümkün” alanını genişletmeye yönelik somut bir sorumluluk.

7.     Yolculuğunuzda sizi en çok destekleyen veya size ilham verenler kimler oldu?

Yolculuğumda en büyük ve en sağlam destek, en başından beri ailemden geldi. Çoğu aile böyle bir hayalin arkasında durmakta tereddüt ederken, benim ailem bana net bir şekilde şunu söyledi: *“Hayalin neyse, biz onun arkasındayız.”* Bu güven, yola çıkabilmem için en kritik eşikti. Sonrasında hayatıma eşim girdi. Ralli dünyasında takımlarda yer bulmanın zor olduğu bir dönemde, pistte tanıştık. O sadece bu sporu yapan biri değil, beni gerçekten anlayan ve potansiyelime inanan bir yol arkadaşı oldu. Herkesin zor gördüğü yerde, o benimle birlikte çözüm aradı. Bugün aynı pistte, aynı hayalin içinde yan yana ilerliyoruz.

Ailemden aldığım koşulsuz destek ve eşimin inancı; bu yolculukta beni ayakta tutan, zor anlarda devam etmemi sağlayan en güçlü ilham kaynakları oldu.

 8.     Türkiye’de engelli sporcular için motor sporları alanında yeterli destek ve altyapı olduğunu düşünüyor musunuz

Açıkçası Türkiye’de motor sporları özelinde engelli sporcular için yeterli ve sistemli bir altyapı olduğunu söylemek zor. İyi niyet, bireysel çaba ve tekil destekler var; ancak sürdürülebilir, kapsayıcı ve yol gösterici bir yapı henüz tam anlamıyla oluşmuş değil.

En büyük eksik; erişilebilirlikten çok, *yönlendirme ve model* eksikliği. Engelli bir birey bu spora ilgi duyduğunda, “nasıl başlayacağını”, “hangi desteklere ulaşabileceğini” net olarak görebileceği bir yol haritası yok. Teknik uyarlamalar, lisans süreçleri, ekipman ve finansman konuları hâlâ büyük ölçüde kişisel mücadeleyle çözülüyor.

Buna rağmen potansiyel çok yüksek. Doğru politikalar, federasyon–kulüp–özel sektör iş birlikleri ve başarılı örneklerin görünür hâle gelmesiyle, Türkiye’de motor sporları engelli bireyler için çok daha kapsayıcı bir alan olabilir. Benim de hedefim, bu alanda hem deneyim paylaşarak hem de farkındalık yaratarak kalıcı bir yapı oluşmasına katkı sağlamak.

9.     Kadınlara direksiyon başına geçme cesareti verecek bir mesaj vermek isteseniz ne söylersiniz?

Direksiyon başına geçmek cesaret işi gibi görünür ama aslında en büyük cesaret, *“Ben de yapabilirim”* demeyi kendine izin vermektir. Kimsenin hazır hissetmeni bekleme; çünkü o an çoğu zaman hiç gelmiyor.

Hata yapmaktan, yavaş başlamaktan ya da “uygun görünmemekten” korkma. Yol, ancak direksiyona geçtiğinde açılıyor. Bir kadın bunu yaptığında sadece kendi hayatını değil, arkasından gelenlerin ihtimal alanını da genişletiyor.

Unutmayın: Cesaret, korkunun yokluğu değil; korkuya rağmen ilerleyebilme halidir. Ve o direksiyon başında yeriniz var.

10. Küçük hedeflerle ilerlemenin önemine değişmişsiniz bir yazınızda. Sizin yakın ve uzun vadeli hedefleriniz neler?

Evet, küçük hedeflerle ilerlemek benim için çok belirleyici oldu. Büyük hayaller ancak parçalara bölündüğünde sürdürülebilir hâle geliyor.

Yakın vadede hedefim; Türkiye ve Avrupa’daki yarış programımda istikrarlı şekilde yer almak, her rallide performansımı bir adım ileri taşımak ve bu süreci kalıcı hâle getirmek. Avrupa süreci benim için sadece sportif bir hedef değil; aynı zamanda Türkiye’yi, kapsayıcı motor sporları perspektifiyle uluslararası alanda temsil etmek anlamına geliyor.

Uzun vadede ise **Engelsiz Karavan** projesi çok önemli bir yerde duruyor. Tamamen bana özel tasarlanmış, erişilebilir bir karavanla üniversiteleri ve liseleri dolaşmayı; gençlerle bir araya gelip hayaller, cesaret, spor ve psikolojik dayanıklılık üzerine konuşmayı hedefliyorum. Bu proje, “imkânsız” denilen şeylerin doğru planlama ve inançla nasıl mümkün olabildiğini yerinde gösterecek bir yolculuk olacak.

Benim için hedef; sadece yarışmak değil, yol aldıkça başkalarına da yol açmak. Avrupa süreci ve Engelsiz Karavan, bu hayalin iki güçlü ayağını oluşturuyor.

11. Sizce kadınların potansiyelini ortaya çıkarmasının önündeki en büyük engel ne?

Bence kadınların potansiyelini ortaya çıkarmasının önündeki en büyük engel, çoğu zaman **kendi yeteneklerinden değil; kendilerine çizilen görünmez sınırları içselleştirmek zorunda kalmaları**.

Küçük yaştan itibaren kadınlara daha temkinli olmaları, hata yapmamaları, çok iddialı görünmemeleri öğretiliyor. Bu da zamanla cesaretin yerini kendini sorgulamaya bırakmasına neden oluyor. Oysa potansiyel, ancak denemeye izin verildiğinde ortaya çıkıyor.

Bir diğer önemli engel ise rol model eksikliği. Bir alanda kendine benzeyen birini göremediğinde, “Bu bana uygun mu?” sorusu daha yüksek sesle geliyor. Bu yüzden kadınların görünür olması, başardıklarını paylaşması çok kıymetli.

Potansiyelin önündeki asıl engel yetenek eksikliği değil; alan, güven ve cesaret eksikliği. Bunlar sağlandığında kadınlar hem sporda hem iş dünyasında sınırları zaten kendiliğinden genişletiyor.

 

12. Sizin için “yolda olmak” ne anlam ifade ediyor?

Benim için “yolda olmak”, bir yere varma telaşından çok *umudu diri tutma hâli* demek. Yol; bazen zor, bazen belirsiz ama her adımda insanın kendini biraz daha tanıdığı bir alan.

Yolda olmak, vazgeçmek için nedenler varken devam etmeyi seçmek… Umut da tam burada doğuyor.

Benim hikâyemde yolda olmak; hayal kurmaya cesaret etmek, küçük adımlarla ilerlemek ve “henüz bitmedi” diyebilmek.

13. Women Drivers Network gibi oluşumlar sizce neden önemli? Kadınların sürüş kültüründeki rolünü nasıl güçlendiriyor?

Women Drivers Network gibi oluşumlar çok önemli çünkü kadınların sürüş kültüründe **yalnız olmadıklarını hissettikleri güvenli alanlar** yaratıyor. Bu tür ağlar, kadınların sadece direksiyon başına geçmesini değil; deneyim paylaşmasını, birbirinden öğrenmesini ve görünür olmasını sağlıyor.

Kadınlar çoğu zaman bireysel mücadeleler veriyor. Böyle platformlar ise bu mücadeleyi kolektif bir güce dönüştürüyor. Bilgiye erişimi kolaylaştırıyor, rol modelleri görünür kılıyor ve “ben de yapabilirim” duygusunu güçlendiriyor.

Sürüş kültürü, sadece teknik beceriyle değil; bakış açısıyla da şekilleniyor. Kadınlar bu kültüre daha kapsayıcı, daha dikkatli ve sorumluluk odaklı bir perspektif katıyor. Women Drivers Network gibi oluşumlar da bu katkının altını çizerek, kadınların trafikte daha güçlü, daha özgüvenli bir şekilde var olmasına alan açıyor.

 

14. Kendi yollarını çizmek isteyen kadınlara ne tavsiye edersiniz?

Kendi yolunu çizmek isteyen kadınlara en büyük tavsiyem şudur:

Başlamayı, her şeyin netleşmesini bekleyerek ertelemeyin. Yol, yürüdükçe açılıyor.

Kendinize küçük ama gerçekçi hedefler koyun, hata yapmaktan korkmayın ve başkalarının sınırlarını kendi sınırlarınız gibi kabul etmeyin. Destek istemekten çekinmeyin ama yolunuzu da başkalarının onayına bağlamayın.

En önemlisi; hayalinizin “fazla” ya da “uygunsuz” olduğuna inandırıldığınız anlarda bile, o hayali ciddiye alan ilk kişi siz olun. Çünkü bir kadın kendi yolunu çizdiğinde, arkasından pek çok kadının yürüyeceği bir iz bırakır.

 

Kübra Denizci Keskin Kimdir

Dünya’daki tek engelli kadın ralli pilotudur. Kübra DENİZCİ KESKİN Bursa’da doğdu. Lise eğitimine Bursa Şükrü Şankaya Anadolu Lisesinde başladı. 2004 yılında yüksekten düşme sonucunda omurilik yaralanması geçirdi. Tekerlekli sandalyeye alışma süreci ve devam eden tedavilerinden dolayı eğitimine ara vermek zorunda kaldı. Liseyi açıktan bitirerek üniversite sınavına hazırlandı. Uludağ Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdikten sonra Bilgi Üniversitesinde MBA yüksek lisansı yaptı. 10 yıl sonra sınava tekrar girdi. Üsküdar Üniversitesinde Psikoloji bölümünü bitirdi. Daha sonra Üsküdar Üniversitesinde Klinik Psikoloji Yüksek Lisansını tamamladı.

 

İş hayatına üniversite öğrenciliği yıllarında başladı. Eğitim ve çalışma hayatını eşzamanlı olarak devam ettirdi. 2007 yılından Mudanya Belediyesinde göreve başladı. 2010 yılında Osmangazi Belediyesine atandı ve halen Belediye Meclisinde görevine devam ediyor. Psikoloji eğitimi sonrasında Klinik Psikolog ünvanını da kazandı.

Kübra kendini en çok aracı içinde özgür hissediyor. Engellerini aşmak, hatta limitleri zorlamak için yarış pilotu oldu. 2018 yılından beri motorsporları içerisinde olmak için çabalayan Kübra, 2022 sezonunda yarış lisansını aldı. 2023 yılında kendisine özel hazırlanmış aracı ile Türkiye Tırmanma Şampiyonasında yarıştı, kendi kategorisinde kadınlar 1. oldu. 2024 yılında Türkiye ve Avrupa Ralli Şampiyonaları’nda yarışıyor. 2024 yılı Roma Rallisinde FIA Dünya’daki tek engelli ralli pilotu olarak kendisini dünyaya duyurdu. Avrupa Ralli Şampiyonasının Barum Yarışında kadınlar pilotlar birincisi ve Rc5 üçüncüsü olarak podyuma çıktı. Aynı zamanda 2024 yılında FIA Engelliler Komisyonuna üye olarak seçildi.